Hakikat Aynası

Korkularını da anlamalı ve tanımalı insan.
Çünkü bilmediğimiz şeylerle savaşamayız.
Korku bizi ele geçirmeye çalışan bir düşmandır.
Korku görünürde güçlüdür, ancak içi boştur.
Cesaret korku kadar hızlı vuku bulmaz, ancak içi doludur.
Korkudan doğru çıkmaz.
Hele gerçek hiç çıkmaz.
İnsanın idealleri cesarete muhtaçtır.
Zaten cesareti olmayanın idealleri de surettedir.
Özgürlük korkmadan yaşayanların hakkıdır.
Eğer yaptığın işi birilerine gösterip, “Ne düşünüyorsun?” diye soracak olursan, seni üzmemek için muhtemelen “Güzel.” diyeceklerdir.
Bir dahaki sefere doğru olup olmadığını sormak yerine neyin yanlış olduğunu sor.
Duymak istediklerini söylemeyebilirler ama gerçek düşüncelerini söyleme şansları daha yüksek olacaktır.
Evet, gerçekler acıtır.
Ama uzun vadede pohpohlanmaktan iyidir!
Çoğu insan 40 yaşına geldiğinde hayatı ıskaladığını farkeder.
Aslında şans kapılarını defalarca çalmıştır, hayat karşılarına bir çok kez fırsat çıkarmıştır, ama onların açacak cesaretleri olmamıştır.
Unutmayınız!
Başarı risk yönetimidir.
Hiçkimse başarıya en güvenilir, en kısa, en net, en rahat en garanti yollarla varmamıştır.
Ve not alınız;
Yaptığınıza pişman olmak, yapmadığınıza pişman olmaktan iyidir.
Acı ve keder içinde ağlayan bir timsah ve gözyaşları…
Saf bir mutluluk ile gülen bir sırtlan ve gülümsemesi…
Ama biliriz ki;
Acı, insan olana dokunur.
Acı, yüreğinde iyilik olan, merhamet olan, sevgi olan insana dokunur.
Acı, sadece kendisi için yaşamayan, başka insanların da varlığına fayda sağlayan, sağlayabilene dokunur.
Acı, mutluluğun kıymetini bilene, kederin derinliğine vakıf olana dokunur.
Acı, kaybın ağır hükümdarlığında bir kral bile olsa, köle olmaktan öteye gidemeyene dokunur.
Acı yüreği ile düşünüp beyni ile hissedene değil, yüreği ile yaşayana dokunur.
Acı, ağlamanın arınma mabedine müptela adama dokunur.
Acı, hakikatli olana dokunur!
Ve acı, tutunacak hakikatli yürekler ister.
Hakikatliymiş gibi ortalarda dolanan, kuru gürültücü, yancı yürekler değil elbet.
Ahh bu acı var ya bu acı, dürüstlüğü dilinde, aklı cebinde olana uğramaz!
İyiymiş, dürüstmüş gibi,
onurluymuş, gururluymuş gibi, vatansevermiş, inançlıymış gibi,
Senden bendenmiş gibi durup da aslında sadece kendisinden olana tenezzül etmez, acı.
Acının insana yaraşır bir asaleti vardır, efendim.
Yoktur fıtratında özü ham, mayası tutmamış suretlere selam bile vermek!
Tüm günahların başı değil midir kibir, ey insanoğlu?
Sen kimsin ki, nesin ki bakarsın senle aynı topraktan gelene yukarıdan!
Neyin var etiketin unvanın, mevkin makamın, araban evin ve marka kıyafetlerin üzerinde olmadan?
Esas o zaman kimsin söyle bana.
Yüreğinin büyüklüğü yeter mi kurtarmaya kibrinin çirkin arsızlığında boğulmuş benliğini?
İki satır okuduğun kitapla kaç cümle yeşerttin bir Allah’ın kulunda?
Kaç sevgi ektin gönüllere?
Kaç gönül biriktirdin ömrünce?
Emeksiz elde ettiğin yemeğin kokusuyla, cefasız hüküm sürdüğün sefanın borusuyla kime büyüklenirsin ey zavallı?
Bir metre çukura markasız kefeninle, unvansız isminle, makamsız cisminle baş koyduğunda da sürecek mi bu havan?
Ne güzeldir insanın haddini bilmesi, kendine gelmesi.
Ne güzeldir benlik aşkıyla kavrulmayan yüreklerin sesi, sureti!
Hz.Ali, “Kibir insanı yalnızlığa mahkûm eder.” der.
Bak bakalım sağına soluna sanki sen çok farklı davranırmışsın gibi hor görüp ayıpladığın, eleştirip dışlandığın kaç adamdan FARKLI davranıyorsun söyle bana!
Kibir aptallığın en açık belirtisidir aslında.
Olmayanı gizleme eğilimidir.
Açığı kapatma güdüsü ile saldırma psikolojisidir.
Aşağılık kompleksinden kaynaklanan ezikliğini bastırma isteğidir. Kendi yetersizliğini başkalarına yükleme yöntemidir. Başarısızlıklarının üzerini örtmek için kullandığı bir örtüdür.
Bir duvardır.
Arkasına gizlenir.
Farklılığını iddia eder ki sıradanlıktan can çekişir bihaber!
Bayağıdır aslında. Basittir. Yoksundur.
Uyumsuz ve mutsuzdur. Kibriyle boğulur, boğar ve yok olur!
Ortalıklarda görünmese dahi, iyi olan bir kişinin varlığı, görünürde olan fakat yalnızca iyilik taslayan birçok insanın varlığından daha iyi değil midir?
Kim vazgeçebilir ki bundan para için?
Ancak ölü ve düşsüz biri.
O mankind
Be aware!
It is not corona
It is you destroying everything!
Be aware and
Take action,
For goodness and awareness
The world is changing now.
Be aware.
Ey insanoğlu
Sen ki hiç bilmedin kıymetini!
Kanatlarında uçurdun hürriyetini,
Yeşiline mavisine
Deresine tepesine
Uzaktan bakıyorsun şimdi.
Ey insanoğlu
Sen ki hiç görmedin mucizesini
Özgürce uyandığın sabahları ve derin derin uyuduğun geceleri,
Sokaklarda dans eden çocuk seslerini,
Ve sonsuzluğu kutlayan dost sohbetlerini,
Ve de fısıldayan kalplerin dokunmasına birbirlerini.
Hiç bilmedin yeterince şükretmeyi.
Uzaktan bakıyorsun şimdi.
Bir acı telafuz edilemiyorsa melodiye dönüşür…
Hayatınızın kalitesi yorumlama yeteneğiniz ile doğru orantılıdır.
Her bir hikâyeden bir çok ders çıkarabilirsiniz.
Dünyayı ve hayatı doğru algılamak, doğru yorumlamak ve doğru yansıtmak kendinize yapacağınız en büyük iyiliklerden biridir.