Ortak payda Gaziantep ve memleket sevdası ise…

Basın açıklamasını baştan sona “tarafsız” dinleyen ve siyasetle uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan “Gaziantep sevdalısı” bir Gaziantepli olarak GTO başkanını agresif, GAOSB başkanını biraz mahcup ama daha yapıcı, GAİB başkanını özeleştiriye daha yatkın, GSO başkanını serzeniş halinde bulduğumu belirtmek isterim.

Eğer “iyi niyet kötü niyet” sorgulamalarını bir kenara bırakırsak, bugün yaşadığımız sorunun temelinde “Algıyı doğru yönetmeye engel olan dil sorunu” ve “bir şeyler” yapıyoruz gösterisi ile iyice planlanmadan eyleme geçme durumu yatmaktadır.

Siz, insanlara “yeni” fabrika açılışı yapıyoruz başlığı altında hal-i hazırda faaliyet gösteren hatta faaliyete bile henüz başlamadığı ve kapandığı iddia edilen firmaları da sıra sıra ekler ve sunarsanız büyük bir açılış ile doğal olarak bu tepkileri alırsınız.
Kimse kapasite arttırımı vb durumları düşünmez ve ilk akla gelen ana dilimizdeki “yeni” ne ise onun karşılığı olur.
Bahsedilen şey bir çanta ya da bir kalem değil koca koca fabrikalar.
Sonra da çıkıp insanları, “Anlamıyorlar, eleştiri yapmak için yapıyorlar ve bardağın boş tarafından bakıyorlar!” diye hiddetle suçlayamazsınız.

Konuları saptırmadan ve konunun dışına çıkmadan yapılan eleştiriye “profesyonelce” cevap vermek yakışır önemli bir kitleyi temsil eden insanlara.

Lider konumunda olan insanların hitabı ve kullandığı dil kritik önemlidir, özellikle de bu gibi hassas durumlarda.
Ya daha çok batarsınız ya da kazanarak çıkarsınız işin içinden.

Ayrıca eleştiriye maruz kalanların, kendilerini eleştirenlerde kötü niyet aramaması ve “eleştiriyi yapanları” da göz önünde bulundurarak kimsenin Gaziantep ya da memleket sevdasını sorgulamadan suçlayıcı bir dil ile yaklaşmaması gerekir.
Millet olarak sıkıldık bu ayrıştırıcı ve ötekileştirici dilden!

Hedef gösterdikleri, ismini deklare etmeden, “O kişi” dedikleri iş insanı da yine bu memleketin bir yatırımcısı ve yine kendilerinin de zaten kabul ettikleri, “sehven” hatalı işi bizzat adı geçtiği için en doğal hakkıyla açıklamasını yapan bir iş insanıdır. Kişiye kızarak tepki göstermek ise bu durumda çok anlamsızdır.
Çelişki yaratır.
Açıklamaya olan güveni sarsar.

Sıklıkla yetkili olanların unuttuğu güzel ülkemin güzel insanlarına hatırlatmak isterim ki; hepimiz aynı gemideyiz.
Denge ve tutarlılık hayati önemlidir geminin batmaması için.
Hangi kamarada olduğunuzun da bir önemi yoktur bir saatten sonra.
Gemi batarsa hepimiz boğuluruz.

Dolayısıyla olaya daha profesyonel ve yapıcı bir şekilde yaklaşarak yaşanan olayın temelinde ne olduğunu doğru anlamaya çalışmak önceliğimiz olmalı.

Bir eleştiriye otomatik savunma mekanizması ile reaksiyon vermek her zaman kaybettirir.
Hatayı kabullenmek ise erdemdir.
Kimse size, “Gaziantep üretmiyor.” demiyor!

Gaziantep’in adını, şanını şerefini, tarihini kültürünü yaşatmak ve hakkıyla yaşatabilmek hepimizin görevi ama bazılarının bizzat sorumlu olduğu ve o sorumluluk dahilinde yetkilendirildiği çok hassas ve vebali ağır bir görevdir.
Ve başkalarını suçlamadan önce her şeyi tam ve layıkıyla yaptığından emin olmak, “sehven” açıklamalarla gün kurtararak değil kalıcı kazanımlar sağlayarak hareket etmek zorundadırlar.

Her zaman yeni fikirlere ve eleştiriye açık olmak, ekibin aklı bireyin aklından üstündür politikası ile ekip ruhunu güçlü tutarak, “her şeyi ben bilirim” egomanyasında boğulmadan ilerlemek önemli bir görevdir.

GAİB başkanı Sayın Fikret Kileci’ye yıllardır Gaziantep’te kurumsallığın önemini anlatmaya çalışan insan kaynakları yönetim danışmanı ve bizzat iş insanlarına koçluk yapan birisi olarak Gaziantep’in kurumsallık sorununa dair yaptığı özeleştiri için gönülden teşekkür ediyorum lakin yerel basını kendilerinin bir silahı olarak gören ifadeyi düzeltmek ve basının millet için sadece “gerçekleri” sunma görevi olan bir aracı olduğunun da altını çizmek istiyorum.



Kendisinin de dediği gibi; bizzat iş insanlarının kişisel gelişim konusunda almaları gereken dönüştürücü ve geliştirici eğitimlere dair çalışmalarını da büyük bir merakla takip edeceğimi de belirtmek isterim.

Vizyonsuz işler nitelikli kazanımlar sağlamaz kimseye.
Çağın gerekliliklerine istinaden arge, girişimcilik, dijital pazarlama ve satış (pandemi sonrası daha da önem kazanan) insan kaynakları yönetimi, değerler ve ilkeler politikaları gibi başlıklara önem verecek kurumsallıkta firmaların oluşması için çalışmalar yapmak zorundadırlar.

Dünün yöntemleriyle bugünün iş dünyasını yönetenler yarının iş dünyasında kesinlikle yer almayacaktır.

Sonuçta her şey memleket için.
Kazanımlar ise sadece birileri için değil, hepimiz için!

Son olarak; siyasete alet edilmeden, güç yörüngelerinin kuklası olmadan, doğruya doğru yanlışa yanlış diyerek adım atabilmek bu memlekette başta yöneticiler olmak üzere herkesin en temel ve en kutsal görevidir.

Ortak payda Gaziantep ve memleket sevdası ise…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s