Yalı çapkını imiş!

Bir yaygara bir yaygara…

Bu anlamadan konuşanı, bu yanlı algıyı, bu tribün edebiyatını gara gara dert tuta…demeye de gönlüm razı değil ama vallahi ruhum daraldı bir sürü psikolojisiyle kendine kör başkasına mercek, özümde toprağından olsam da sözümde çoğunlukla ayrıştığım memleketimin kimi vatandaşlarına…

Kültürümüzü yaşatmak ve özümüzü yitirmemek için uğruna canlarıyla destan yazan atalarının kültürünü koruyacakları yerin, koca memleketin ahlaki değerlerini çoktan sayısız kez sayısız yayın ile rafa kaldırmış “günümüz toplumunun da bir küçük aynası olan” televizyon senaryolarında olmak sanan kitleye baktıkça ve tepkilerinin altında yatan nedenleri anladıkça..!


Bir vicdan muhakemesi, bir işe yarama güdüsü, bir işin ucundan tutma döngüsü, hadi bir de biz söz söyleyelim de alalım alkış alalım bir kalabalık övgüsü…

Kabart kabart koltukları, abart abart yanlışları, çarpıt çarpıt doğruları…

Hele biraz daha yükselt kendinden ve vicdanından kaçanlara üst notaları…

Ahlâk olunca can sıkar ekrandaki göbek taşı, artık aşı, misafir kaynı…

Koyarlarsa “gerçekten alıntıdır!” diye Gaziantep adını!

Ama şehir adı olmayan onca ahlâk yoksunu ekran tiplemesi ve senaryosu hangi isimle gezerse gezsin sorun değil; reytingler başımızın tacı!

Ne de olsa “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” acı…

Sorunların özünde yatan nedenlerle ve esas sorunlara neden olanlarla uğraşmayıp polyannacılık ve “guru gürültü” ile gücü yeten yetene yapanları…

Biraz da özeleştiri yapsa keşke, ahlak ahlak diye diye nasıl bunca ahlâksızlık biriktirdiğini dikkate alarak şehrinde olanları…

Vaay ki ne vay!

Kurtardık vatanın kültürünü, kurtardık namusunu!

Susalım şimdi ve izlemeye devam edelim bol reytingli ve entrikalı konaklı aşk hikayelerini, çarpık insan ilişkilerini ve elalem tutkusunu…

Sanki bunlar hiç yokmuş gibi kalabalıkta inkar, tenhada fısıldayalım işin doğrusunu… ama unutmayalım da, “Bunlar her yerde var!” vurgusunu…




Kaç kişi aklına getirdi acaba bir kültürü katleden göç politikalarının, bir kültürü yaş(a)namaz kılan gücün kölesi olmuş sahte kalabalıkların, eğitimsizlikten, liyakatsizlikten ve duyarsızlıktan kaynaklı kültüre zarar veren ekonomik, sosyolojik vb tüm tutumların üstüne bir de kültürü yanlış ve tek yönlü tanıtan ben bilirimci egoların yanında kültüre zarar verdiği iddia edilen dizinin ne kadar önemi ve zararı var sorusunu!


Bırakınız bana hep aynı yerden memleket sevdası vurgusunu!

Dizilere dizeler ile yaptıkları romantik savunmadan, toplumun tüm değerlerini meze edenler, ağaç katliamı yapıp doğa dostu pankartı serenler, gastronomi diye ekmeğin ortasını yiyenler, millete sırıta sırıta öküz diyenler, yer işgal etmelere doymayan dinozorlaşan kimlikler, kalifiye göçüne neden olan sığ ve bencil yöneticiler, körler sağırlar birbirini ağırlar düzeninde birbiriyle samimi olup da birbirini sevmeyen iki yüzlüler, rantsever açgözlü suretler, çok iş yaparmış gibi düğün dernek gezenler, algı dolandırıcılığı yapan namusu maaşı kadar olan gazeteciler ve iki yüzlülüğü meslek edinmiş daima her şeyde önde gidenler ile “her ortamda” “her durumda” “çıkarsız” ve de “apaçık” mücadele edilen meydan muharebesine davet ediyorum bu kadar yürekten seviyor ve korumak istiyorlar ise şehirlerinin kültürel namusunu!

Bir kez olsun düşünsün hemşehrilerim kendileri ne kadar doğru yansıtıyor acaba şehrinin kültürünü, gelenek ve göreneklerinin eğrisini doğrusunu…

Neden hep antep şivesi, konak, yemek, içmek, gelin, görümce, kaynana ilişkisidir de ön plana çıkan koca tarihi şehrin ve neden kimse atılımda bulunmaz medeni ve modern bir çehre ile ülkeye tanıtmak için doğunun eski Paris’i günümüzün ise Arabistan yarım adasını…

Hepimiz biliriz; anaların hamamda oğullarına kız bakmasını…

Para, reyting diye şekli de abartmışlar diğer tüm dizi çekimlerindeki gibi dün Kayseri, bugün Gaziantep, yarın Mardin kurgusunu!

Esas marifet teşhir etmektir şehrin içinde fırıl fırıl oynayan dansözleri, oyuncuları…

Amaaan efendim olur mu hiç derlerse illa, çeksinler orjinal bir dizi şehrin pek muhterem önde gelen aydınları, ihracat rekorları temalı muhterem duyurular ile caka satan kıymetli evlatları, çift unvanlı bakan başkanları veyahut bisiklet tablet dağıtıp “en büyük camiyi yapan” en zengin belediye başkanları…

Karnımız doyar başımız arşa değer belki korursak ekranlardaki adımızı.

Önemli Not; Bir kıytırık diziye verdikleri tepkiyi Korkut Küçükcan, Duygu Delen, Ezgi Alya Yiğit, Mobbing kurbanı nice genç yetenek, israf edilen sayısız emek, şehri Arabistan yarım adasına çeviren zihniyet karşısında da verselerdi bugün başka bir Gaziantep yaşıyor olurduk..!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s