Nitelik Sizsiniz Türkiye

Ne oldu?
Yazık oldu.
Neye?
Tüm emeklere.
Kimin?
Canlarını feda eden, yavrularından ayrı kalan, onlara dokunamayan, sarılıp koklayamayan tüm sağlıkçıların emeklerine.

Bu zor günlerde en kritik işlerden birini yapan, insanları hem doğru bilgilendirmeye hem de sakin tutmaya çalışan eczacıların emeklerine.

Sabırla ve sükutla evde kalın diye tane tane anlatıp, aslında yine insanları kendi cehaletinden korumaya çalışan polislerin emeklerine.

Habersiz kalmasın, yanlış duyumlarla kaygısı artmasın diye bilgi sunma çabasında olan gerçek habercilerin ve basının emeklerine.

Çalışmak zorunda kalan ve bir şekilde çark dönsün diye mücadele eden tüm insanların emeklerine.

Havalar cıvıl cıvıl dalga geçer gibi insanı çağırırken, dışarıyı izlemekle yetinen tüm gençlerin, tüm yaşlıların emeklerine.

Görevinin başında son güne kadar hizmet edip, hayatını bu uğurda feda eden Prof Cemil Taşcıoğlu ve onun gibi ölüm ile hayat arasında karantina altında gel git yaşayan tüm doktorların, gencecik yaşında kaybedilen Hemşire Ayla Balaç ve onun gibi tüm hemşire ve sağlıkçıların emeklerine…

YAZIK OLDU!

Neden yazık oldu?

Çünkü görünen köy kılavuz istemez!

Bir lider, bir yönetici, bir yetkili bulunduğu konumun gerekliliklerine istinaden öngörülü olmak ve hedef kitleyi doğru tanımak zorundadır.

Toplumumuz her ne kadar kimileri bunu hâlen görmek istemese de en büyük savaşı uzun yıllardır cehalete karşı vermektedir.

Bunun zenginlikle fakirlikle hiçbir alakası yoktur.
İki tip grupta da her türlü cehaleti görmekte ve farklı farklı örneklerini deneyimlemekteyiz.

Biri, aşırılıkta ve yanlış değerler sistemi ile aydın olmayı, görgülü olmayı, seçkin olmayı lüks yaşam, dengesiz tüketim, nitelikli olmayan içi boş faaliyetler ve geleceğimiz için kritik önem arz eden çocuk yetiştirme konusundaki fütursuz tavırlarla ortaya koymaktadır.

Diğeri ise işin özünde ne olduğunu bilmediği her konuda körü körüne inanç sistemi geliştirerek, düşünmeden eyleme geçen tehlikeli insan tipini oluşturmaktadır.

Birini, öğrenmeye karşı direnç geliştiren egosu ve kibri, diğerini ise bilinçsiz teslimiyeti bitirmektedir.

Biri, insanların nefisleri ile dalga geçerken, diğeri nefsine zulm edenlerin kuklası haline gelen sistemin içinde sadece varlık göstermekte ancak idrak yaşamamaktadır.
Çünkü düşünmek zahmetli iştir, düşünmek yerine sadece yapmak ve UYMAK ise kolay gelmektedir.

Biri sömüren, diğeri sömürülen, biri yöneten, diğeri sürülen kısım olarak niteliksizlik noktasında ortalama aşağılara düşürülmekte ve sonuç olarak etkin ve yetkin insanların değil, ikinci gruptaki anlamadan kabul eden, bilinçsiz teslim olan kalabalıkların körü körüne hizmet ettiği maddiyat bağımlısı, egoist, kibirli, her şeyi ben bilirimci ve sadece kendi varlığına hizmet eden birinci grup söz sahibi olmaktadır.

İnsanlara kapasitelerine ve potansiyellerine göre yetkinlik verilmemesi tüm sistemlerin çökmesine ve toplumun her ne kadar zaman ileriye gitse de bilgi, kültür, hoşgörü, değerler ve yaratıcılık açısından tamamen geriye gitmesine neden olmaktadır.

İnsanların gerek dizi, tv programı vb kalitesiz yayınlarla, gerekse yanlış tavırların örnek tavır gibi gösterildiği ve edep ve hayanın enayilik, saf salaklık ama deve hikâyesinin doğru olduğunun iddia edildiği tavır ve yaklaşımlarla nefislerine ve bilinçlerine doğrudan ya da dolaylı saldırıların sürekli olduğu bir toplumda her kriz sonrasında neden bir maske bu kadar, bir ekmek şu kadar, bir kira böyle uçuyor, bir insan böyle fırsatçılık yapıyor sorgulamaları ve tepkileri anlamlı kalmamakta maalesef.

Ve tabiki en kötüsü de hâlen tüm gerçeklerine rağmen, tüm sonuçlarına rağmen aynı hatalarda ısrar edip, kendi eksiklikleriyle yüzleşmemek için büyük kalabalıkları bile kendileriyle birlikte uçuruma sürebilen ve bu insanlara dur demeyip, bizzat kişisel çıkarları için sessiz kalıp, hatta destek verip insanları, milletini, toplumunu hiçe sayan İKİ YÜZLÜLERİN tavırlarıdır.

KENDİNLE YÜZLEŞ, EY HALKIM!!!

Aksini söyleyen herkese vatan haini, bilmem ne yancısı, bilmem ne savunucusu, bilmem kim tavırlarıyla ötekileştirip, etiketlemeden önce ANLAYARAK dinlemeyi, DÜŞÜNEREK hareket etmeyi bir öğren artık!

Yoksa bu gidişle biz sadece imamlardan cenaze duaları dinleye dinleye, birbirimizi yiye yiye, anlamadan söve söve, bilmeden kara çala çala gideceğiz hep birlikte trajik sona!

Haydi kalın SAĞLICAKLA!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s