Elektriğimiz tutmuyor ama bizde mazoşistlik var!

Yok tutmuyor!

Basınıyla da yönetimiyle de, patronlarıyla da siyasileriyle de…

Tutmuyor elektriğimiz!

Evler de ısınmıyor, sınavlar da kaldı zaten, öğrenci olup öğrensek ne ki, öğrenmeden öğretenlerin kurallarına tabii tutulduktan ve liyakatsizlere hizmet edip, harcanacak emir eri olduktan, girişimciliğimiz baltalandıktan, hayallerimiz hor görüldükten, fırsat eşitliği sağlanmadıktan sonra!

Nusret gibi eti sallaya sallaya, altına bandıra bandıra kapı önünde sıraya dizemedikten sonra kimilerini, ekmek sırasında, borcunun altında kalan kalabalıkların olduğu memlekette…

Ve de küfürlü konuşup havalı olduğunu sanarak, hiçbir şey yapmadan da çok şey olanların milyonlar kazanabilmesine fırsat veren bir sistemin kuklası yetişkinlerin sözde nitelikli öğütleriyle eylemdeki istikrarsız döngüleriyle boğuşan bir gençlik olarak neyi öğreteceğini bilmeyen bu toplumda kimi örnek almalıydık acaba?

Değer yargıları her gün çürümekte olan, gittikçe niteliksizleşerek değer kaybeden toplumun kültür elçisi kim olacaktı!

Barış Manço’nun olduğu toplumda yaşamıyoruz artık.
Yüzleşiniz gerçeklerle…
Yozlaşan ve asimile olan bir toplum var elimizde.
Ne istediğini bilmeyen, öğrenmeyen, okumayan, en önemlisi sorgulamayan!
Tembelleşen… kolay yoldan para kazanmak isteyen, çok para kazanmayı mutlu hayat yaşamak zanneden…

Yaşamadan, uygulamadan, aynı kurallara biat etmeden biat ettirenlerin dünyasında hangi tarafa gideceğini şaşırmışların kaosunda ve de sorgulamadan inananların karmaşasında savrulan insanlık…

Yok kardeşim tutmuyor!

Kurallar, kuralları koyanlar tarafından çiğnenirken sorgulamayan idraksız vatandaş ile idrak sahibi sorgulayanın elektriği de tutmuyor.

İnsanlara partilerine, inançlarına, cinsiyetlerine, maddiyatlarına, unvanlarına ya da makamlarına göre değer biçen ve sınıflandıran vatandaş ile “insan insandır” zihniyetiyle her nefes alana saygı duyan, evrensel değer yargıları gelişmiş bir vatandaşın da elektriği tutmuyor.

Esnafa, memura, işçiye, emekliye, öğretmene, hemşireye, mimara, mühendise, avukata, doktora “ikinci sınıf vatandaş” gözüyle kibirle bakıp da iş insanına, patronuna, bakanına, milletvekiline “üstün varlık” yaklaşımıyla ayrımcılık yapanlar ve bu ayrımcılığa ses çıkarmayıp bencilce yaşayanlar ile “Bu memlekette milletten üstün hiçbir makam yoktur!” diyerek herkese eşit tutum sergileyenlerin ve aksini yapanlara tepki verip susmayan cesurların ve bu cesurlara arka çıkanların da elektriği tutmuyor.

Algı dolandırıcılığının kralını yaparak olmayan şeyleri oluyor, olan şeyleri de olmuyor gibi gösterip, üç kuruşluk işi on katı pahayla millete giydirip, yalancının başkanı olup dürüstlük edebiyatıyla ahkam keserek, içi boş dışı fiyakalı niteliksizlere kanan ve çanak tutanlar ile işini layıkıyla yapmak ve helalinden ekmek parasını kazanmak için gece gündüz dürüst bir şekilde çalışanlara arka çıkanların da elektriği tutmuyor!

İşinde majör hatalar yaparak işinin hakkını veremeyenlerin, utançla ve de mahcubiyetle telafi etme çabasını, telafi edemiyorsa da o işi hakkıyla yapabilecek başkalarına yer açmak için istifasını verip onuruyla ve de olgunluğuyla toplumlara örnek olan karakterlere saygı duyan ve destekleyen bilinçli omurgalı vatandaşlar ile “İlle de ben, ben olmazsam kimselere de fırsat vermem!” saplantısıyla olduğu yere yapışan megolarla bu megolara yağlama yüzleme yaparak hakikati konuşmayanların da elektriği tutmuyor.

Tuttuğu algısını dayatanlar var ama aslında onlar da biliyorlar tutmadığını!

“Elektriğin ilk fark edilmesinin M.Ö 600’lü yıllara uzandığını düşünürsek eğer,  21. Yüzyılın ortasında yaşadığımız şu frekanssız deneyimler epey bir trajikomik oluyor!” diyenlere kulak verenler ile mağduriyet edebiyatçısı ya da “ben yaptım oldu” diktacılığını sıradanlaştırıp bu topluma bunu layık görenlerin de elektriği tutmuyor.

Arabesk varoluşculukla acıların toplumunda deve hikayesiyle adamları sıraya dizmenin işe yaradığını bilenler var!
Develerin güdülemediği ortamlarda, diyardan gideceksiniz dayatmacılığıyla, diktanın milleti hizaya soktuğunu da bilenler var!

Ama unutmasın hiçkimse “Deve Kabe’ye gitmekle hacı olmaz.” diye bir atasözü de var!

Ve hepimiz biliyoruz; elektriğimiz tutmuyor ama bizde mazoşistlik var!

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s