Toplum olarak acı ile sancı arasında bir yerde izliyoruz tüm olanları.
Kendi içimizdeki çürükleri elemeden bu işin olmayacağını da, çok iyi biliyoruz.
Herkesin dilinde bir, “İnsanlık kötüye gidiyor!” mırıldanmaları…
Lakin bu kötüye giden insanlığın içinde konuşanın ne kadar katkısı var düzelmesi için meçhulden nağmeler adlı kitapta saklı!
Hatasız kul olmaz, kabul.
Ama kimileri hatasıyla yüzleşir, döner insanlığa, kimileri de yüzsüzleşir, çıkar insanlıktan.
Bunu da biliyoruz.
Peki hatalarıyla yüzleşmekten kaçarak, yüzsüzleşenlerin toplum niteliğine verdiği zararı çekmek zorunda mıyız?
Hayır!
Hele de hatalarıyla turnuva maçları düzenlenecek kadar ayyuka çıkanlar, belli bir konum ve mevkide çalışıyorsa bu çok daha vahim bir durumdur.
Bu insanlara susup, uyarmayan da, en az onlar kadar suçludur.
Gaziantep’in en büyük sorunlarından biri de işte tam olarak budur;
“yüze gelmemek”
Falanca kişinin sana her türlü kötülüğünü ve açığını sayanların, o falanca kişilerle hiçbirşey olmamış gibi ilişkilerini yürütmesidir.
Falanca kişinin arkasından her türlü ağır sözü edenin, o falanca kişinin yüzüne gülmesidir.
Falanca kişinin kötü, haksız, suçlu olduğunu bilmesine rağmen, o falanca kişiye fırsat vermesi, prim vermesi, tepki vermemesi, göz yumması, umursamamasıdır.
Acı söyleyen dostlar gitti, acık söyleyen kıvırmacılar çoğaldı.
Hırsızı biliyorsun, susuyorsun!
Haksızı duyuyorsun, göz yumuyorsun!
Azmışı görüyorsun, hesap sormuyorsun!
Sonra da kötüye giden insanlık naralarıyla edebiyat yapıp, işinin çıkarına bakıyorsun.
Gaziantep her yönden patlama noktasına gelmiş durumda.
Bunu görmek için çok zeki olmanıza ya da müthiş bir uzman olmanıza gerek yok.
Her yönden şehir çığlık atıyor.
Eğitim, istihdam, sosyal yaşam, nitelik, kurumsallık, evrensellik, kültürel faaliyetler,
Duymayanların hesapları kendi sesleriyle çok meşgul olmalarındandır.
Özetle;
“Kimse kimseyi sevmiyor ama herkes herkesle samimi” yaşantısından çıkıp, “Kimse kimsenin karaktersizliğine susmuyor ama herkes saygı çerçevesi içinde haddini biliyor.” yaşantısına girmemiz gerek.
Bu bir zincirleme reaksiyondur. Kendinizden ve çevrenizden başlarsanız iyiyi teşvik etmeye, kötüye dur demeye, öyle öyle düzelir toplum nihayetinde!
Yoksa barındırırsanız kötüyü, zaptedemezsiniz sözünü.
Barındırmazsanız kötüyü, sınamazsınız iyinin gücünü.
Umut var mı?
Var.
Umut hep var.
Umut kaleminizle bambaşka..
Keşke makaleniz insanlığı aydınlatan bir ışık olabilse..!
BeğenBeğen